21 Ocak 2011 Cuma

ORTADOĞUNUN YILDIZI : BEYRUT

Son zamanlarda Beyrut, tatillerde tercih edilen destinasyonlardan biri oldu. Geçtiğimiz Ramazan Bayramında gittiğim Ortadoğunun yıldızı ve Paris'i olarak adlandırılan bu güzel şehirde çektiğim fotoğraflarla ve orayı tanıtıcı küçücük bir yazı ile biraz olsun sizleri oraya götürmek istiyorum.  
Beyrut Lübnan'ın başkenti ve İstanbul'dan çeşitli havayolları ile ulaşım mümkün ve uçakla İstanbul - Beyrut arası 1 saat 55 dakika sürüyor. Otel seçeneğinizi iyi yapmanızı ve merkezde bir otelde kalmanızı öneririm, birçok otel eski ve kötü, mümkün olduğunca 4 veya 5 yıldızlı otelleri tercih etmekte fayda var. Ben gerçekten çok güzel, merkezi, sahil şeridinde olan, roof'unda küçük de olsa bir havuzu olan ve hatta gündüzleri bu havuzda pool party'lerin yapıldığı 4 yıldızlı Palm Beach Otel'de kaldım. Bu oteli eğer giderseniz tercih etmenizi şiddetle öneririm, bilgi almak için http://www.palmbeachbeirut.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
Beyrut güvenli bir şehir, giderken acaba savaş var mıdır, çatışma olur mu, bomba patlar mı, başıma bir roket isabet eder mi diye kaygılanmaya gerek yok:-). En az İstanbul kadar güvenli bir şehir, ama yine de merkezi ve turistik sokaklarda tanklar ve askerlerle sıklıkla karşilaşabilirsiniz, ama tamamen güvenlik amaçlı. Şehirde yıllarca sürmüş olan savaşın izlerini binalardaki kurşun ve roketlerin yapmış olduğu hasarlardan görebiliyorsunuz. Birçok bina tekrardan yapım aşamasında olduğudan şehrin büyük bir bölümü inşaat şantiyesi görünümünde.

Şık cafeler, restoranlar, alışveriş merkezleri, hemen her yerde karşımıza çıkan ünlü markaların mağazaları hepsi Beyrut'ta da var. Şehir merkezinde(Down Town) Yıldız Meydanındaki Clock Tower (Saat Kulesi) Beyrut'un en merkezi yeri, gece ve gündüz boyunca hem yerli halkın hem de turistlerin rağbet ettikleri, etrafında cafelerin ve restoranların olduğu bir bölge. Clock Tower'a çok yakın bir mesafede mavi kubbeli 2004 yılında yapılmış olan 6500 kişinin aynı anda namaz kılabileceği büyüklükte Al-Emin Camii'ni ziyaret edebilirsiniz. Ülke nüfusunun yarısını Müslümanlar yarısını da Hristiyanlar oluşturduğundan dolayı camileri ve kiliseleri yanyana görüyorsunuz.

Özellikle akşamları sahil kenarında gezinti yapmak isteyenler için Korniş adı verilen bizim İzmir'imizin Kordon boyuna benzettiğim oldukça uzun bir yürüyüş yolu var. Akdeniz'e kıyısı olan bu güzel  şehrin sahilinde Pigeon Rocks (Güvercin Kayalıkları) adı verilen ve şehrin simgesi olmuş kayalıkları görebilir, tüm turistlerin yaptığı gibi önünde fotoğraf çekebilirsiniz.
Gece hayatı Beyrut'ta çok renkli, Gammasey adı verilen semt ve aynı isimli sokakta publar, Lübnan yemeklerini tadabileceğiniz çeşit çeşit restoranlar karşılıyor sizi. Jet sosyete ise Down Town'daki çeşitli kulüplere, altlarındaki son model spor arabaları yada jeepleri ile geliyorlar. Gece hayatının burada ne kadar da İstanbul'a benzediğini hatta onunla yarıştığını görebilirsiniz. Gece eğlenen halk, gündüzleri (benim gittiğim mevsimin yaz olması nedeniyle de) deniz kenarlarında, beachlerde yada havuz partilerinde çılgınlar gibi eğlenerek vakit geçiriyorlar. Yani tam anlamıyla bir zevk-i sefa denilebilir :-) . Gece eğlen- coş, gündüz güneşlen, partilen:-))
Beyrut'un çevresinde turistik yöreler ve gezilmesi görülmesi gerçekten gerekli çok güzel yerler de var. Beyrut'un merkezinden otobüsle gidebileceğiniz  sadece 30-40 dakikalık mesafede Unesco tarafından dünya mirası listesine alınmış olan ve hatta dünyanın 8. harikası olmaya aday gösterilmiş Jeita mağarasını gezebilirsiniz.  Sarkıt ve dikitlerden oluşan mağara  görsel olarak çok etkileyici , büyük ve küçük mağara olmak üzere  iki kısımdan oluşan mağaranın birinin içinde  bir göl mevcut olup içinde sandallarla kısa bir yolculuk yapabilirsiniz.
Byblos tarihi harebelerin olduğu Finikeliler zamanından kalma antik bir şehir. Dünyada yazının ilk kez kullanılmış olduğu bölge. Tarihden hoşlananlar için etkileyici olabilir.
Teleferiklerle Beyrut'un en yüksek tepesine çıkıp oradan tüm şehri ayaklarınızın altına almak istiyor ve görsel bir şölen yaşamak istiyorsanız, Harissa tepesine mutlaka çıkmalı ve oradaki Meryem Ana kilisesi ve heykelini mutlaka görmelisiniz. Oradan Beyrut'un tüm güzelliğini fotoğraflayabilirsiniz.

Son olarak Lübnan yemeklerinin enfes olduğunu ve bizim mutfağımızla da benzerlikler gösterdiğini söyleyebilirim. Yurt dışına gidince birçoğumuzun şikayet ettiği yemek sorununu burada yaşamamak paha biçilemezdi :-).

Beyrut'u görmeyenlerin vakit ayırıp bir ara bu güzel şehre gitmelerini öneririm...

Pigeon Rocks

Korniş (Sahil Yolu)

Al-Emin Camii

Bir Katolik Kilisesi
 
Romalılardan kalma bir hamam kalıntısı

Down Town'da Ünlü Markalar

 

Clock Tower

Down Town



Byblos Antik Kenti

Harissa Meryem Ana Heykeli


Harissa Tepesinden Beyrut

5 Ocak 2011 Çarşamba

Buzdolabı Aksesuarları


Belki gittiğimiz bir şehirden, küçük bir kasabadan, belki kasaptan, kebapçıdan , yandaki bakkaldan, sucudan, Dr.Levent'in muayenehanesinden aldığımız küçük, arkası mıknatıslı buzdolabı süsleri onlar. Birçoğumuzun buzdolabında yer alan, hatta buzdolabının ön kapağını tamamiyle kaplayan (ki benim ki öyle:-)) şirin, küçük aksesuarlar. Tabiki kasaptan, taksi durağından aldığımız değil ama gittiğimiz, gördüğümüz, seyahatimiz sırasında beğenerek hatıra olarak aldığımız magnetler ne kadar çok şey anlatıyor belki de ona yıllar sonra bakınca....




Yakınlardan, arkadaşlardan, eşten dosttan hediye olarak bazen magnet isteniyor ya, ben de istiyorum çoğu zaman, onlara hiç kanım ısınmıyor nedense:-). Kendimin gezip gördüğü yerden, o yerin havasını soluyarak aldığım magnetler benim için daha değerli oluyor. Beni o şehre, o ana, oradaki yaşanmışlıklara, hatıralara tekrar götürüyor.....
Belki yıllar önce ailenizin fertleriyle yada en sevdiğiniz arkadaşınızla, dostunuzla, sevgilinizle gittiğiniz ama şuan belki de yanınızda olmayan bu kişiyle o tatilde geçirdiğiniz özel dakikalar, çıktığınız bir yat turu, denize girdiğiniz o plaj, belki iliklerinize kadar üşüdüğünüz o karlı sokaklar, belki o magneti dükkandan satın aldığınız an, dükkan sahibiyle sohbetiniz gözünüzde canlanıyor.....






Eğer magnet biriktirme alışkanlığınız yoksa, buna hemen başlayın derim...Bence çok değerli hatıralar hepsi. Buzdolabını süsleyen küçük şeyler olarak görmeyelim, yıllar sonra bakınca ahhhh ahhhh ne güzeldi ya özledim, tekrar beni büyüleyen bu şehri görmeliyim dedirtebiliyor magnetler. O yüzden ben bir çok şehri 1 kereden fazla gördüm. Sebebi magnetler olabilir mi ?, bunu şimdi yazarken anladım:-)))